MSB: SDG’nin taahhütlerini yerine getirmemesi Suriye’nin bütünlüğüne ve ulusal güvenliğimize tehdit; Türkiye Suriye’ye her türlü desteği verecek

5 Eylül 2025

Milli Savunma Bakanlığı (MSB) Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri ve Bakanlık Sözcüsü Tuğamiral Zeki Aktürk, haftalık basın bilgilendirme toplantısında konuştu. Aktürk, “Filistin halkının yaşadığı mezalim karşısında Birleşmiş Milletler’in adaletin tesisinde aktif rol oynamasının sağlanması için ülkeleri harekete geçmeye çağırıyoruz.” ifadesini kullandı. MSB kaynakları da Suriye’deki son duruma ilişkin olarak “SDG terör örgütünün silahsızlanma ve Suriye devletine entegrasyon taahhütlerini yerine getirmemesi Suriye’nin birlik, bütünlüğü ile ulusal güvenliğimize tehdit oluşturmaktadır” diyerek Türkiye’nin hem kendi güvenliği hem de Suriye’deki istikrar için “gerektiğinde” her türlü desteği vereceğini kaydetti. 

Tuğamiral Aktürk, Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanlığında (EDOK) düzenlenen haftalık basın bilgilendirme toplantısında konuştu.

“Ülkeleri hareket geçmeye çağırıyoruz”

İsrail’in, Gazze’de bebeklerin, çocukların, kadınların, yaşlıların katledildiği ve açlıktan öldüğü mezalimi acımasızca devam ettirdiğini aktaran Aktürk, şunları söyledi:

“İsrail, soykırım suçu işleyerek dünyanın gözü önünde en temel insani değerleri hiçe saymaktadır. Söz konusu katliamın durdurulamaması uluslararası toplum için izah edilemez bir hal almıştır. Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası toplumun bu süreçteki yetersizliği derin bir hayal kırıklığına yol açmaktadır. Ateşkesin sağlanması ve iki devletli çözüm temelinde adil ve sürdürülebilir barışı tesis edecek adımların atılması için uluslararası toplumun baskı ve yaptırımlarını artırması gerekmektedir. Filistin halkının yaşadığı mezalim karşısında Birleşmiş Milletler’in adaletin tesisinde aktif rol oynamasının sağlanması için ülkeleri harekete geçmeye çağırıyoruz. İşgali genişletme zeminini hazırlamak maksadıyla Filistinlileri Gazze’den tehcire zorlamayı hedefleyen İsrail’in sinsi planlarını şiddetle reddediyoruz. Ayrıca, uluslararası hukuku hiçe sayarak bölge ülkelerine karşı zorbaca saldırılar düzenleyen bölgesel barış, güvenlik ve istikrarı yok etmeyi kendisine düstur edinen İsrail’in derhal bu tavrından vazgeçmesini bekliyoruz.”

“Türk F-16’larının Atina FIR Hattı’nı ihlal ettiği” iddiası: Millî olduğu kadar NATO kapsamında

MSB kaynakları, Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanlığı’nda düzenlenen haftalık basın bilgilendirme toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. 

Bakanlık kaynakları, “Türkiye’ye ait iki F-16 savaş uçağının, Rodos ile Meis arasında uçuş planı sunmadan hareket ederek, Atina Fır Hattı’nı ihlal ettiğine” yönelik Yunan basınında yer alan haberlere ilişkin de açıklama yaptı.

Kaynaklar, Ege ve Doğu Akdeniz’in uluslararası hava sahasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığına ait uçaklar ile yıllardır deniz üzerinde düzensiz göçle mücadele ve tanımlanmış deniz resminin oluşturulması kapsamında Deniz Karakol uçuşları gerçekleştirildiğini ifade etti.

Bu uçuşların millî olduğu kadar NATO kapsamında da icra edildiğini belirten kaynaklar, şunları kaydetti:

“Bahse konu olay gününde de her zaman olduğu gibi Türk P-72 tipindeki Deniz Karakol Uçağı NATO (Associated Support) uçuşu olarak hem NATO hem de Yunanistan makamlarının bilgisi içerisinde görevini icra etmiştir. Buna rağmen Yunanistan tarafından bu silahsız uçağımıza Girit/Kastellion meydanından silahlı 2 adet F-16 uçağı ile reaksiyon gösterilmiş ve önleme yapılmıştır. Bu reaksiyona ilave olarak, Silahsız Deniz Karakol Uçağımızın uçuş emniyeti ihlal edilmiş ve uçağımız tehlikeli duruma sokularak taciz edilmiştir. Bu durum karşısında Hava Kuvvetleri Komutanlığımıza ait Ani Reaksiyon uçaklarımız tarafından, itidalli duruşumuz korunarak, istenmeyen olayların olmaması amacıyla uçaklar arasında gerekli ayrım sağlanmıştır. NATO makamları olay sonrası NATO raporlaşma usulleri aracılığıyla bilgilendirilmiştir. Bu olayın Yunanistan’ın son dönemde gerek söylemde gerek sahada attığı gerginliği artırıcı adımlarının yeni bir örneğini teşkil ettiği ve iki ülke arasında imzalanan 2023 tarihli Atina Bildirgesinin lafzı ve ruhuna aykırı olduğu değerlendirilmektedir. Türkiye olarak uzlaşmadan yana ve yapıcı yaklaşımımızı devam ettireceğiz. Amacımız bölgemizdeki olumlu atmosferin muhafaza edilmesi olup bu yöndeki çabalarımızı sürdüreceğimizi vurgulamak isteriz.”

“SDG terör örgütü hem Suriye’nin bütünlüğüne hem de ulusal güvenliğimize tehdit”

Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, Suriye’deki son duruma ilişkin sorular üzerine, şu bilgileri paylaştı:

“SDG terör örgütünün silahsızlanma ve Suriye devletine entegrasyon taahhütlerini yerine getirmemesi Suriye’nin birlik ve bütünlüğü ile ulusal güvenliğimize tehdit oluşturmaktadır. Türkiye olarak bu konudaki hassasiyetlerimiz nettir. SDG terör örgütünün süreci sabote eden tavırlarına izin vermeyeceğimiz ve Suriye’nin yeni yönetimiyle işbirliği içinde terörle mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceğimiz defalarca belirtilmiştir.

SDG terör örgütü, Suriye ordusuna entegrasyon sürecine uymalı, Suriye’nin siyasi birliği ve toprak bütünlüğüne zarar verecek her türlü eylem ve söylemden vazgeçmelidir. Türkiye bu sürecin takipçisi olmaya devam edecek ve gerektiğinde hem kendi güvenliği hem de Suriye’nin istikrarına katkı sağlamak için Suriye’ye her türlü desteği verecektir.” (AA)